9 Nisan 2020 Perşembe

Keşke'ye yeni bir bakış

Keşke...
Ne duygu dolu bir kelime
Keşke...
Ne anlamlar sığdırır içine
Bir kelime
Ne hikayeler barındırır
Bir yaşamdır keşke
Sevilmeyen kötü anılar
Ama affedilen kabullenilen zamanla
Belki de gülerek hatırlanılan yıllar sonra
Keşke ,pişmanlıklardan oluşan bir oda
Veyahut insanlığa açılan pencere
Keşke, hata yapma lüksü
Doğrulara giden yol
Sanıldığının aksine kötü şeyler değil de
Güneşi karanlık yaşamlara misafir eden pencere




15 Ekim 2019 Salı

Boşveremediğin şeyler var hayatta. Bazı değerleri var insanın tüm benliğini üzerine kurduğu. O değerlerden biri yıkılsa ki zaten hepsi birbirini tamamlayan birbirini etkileyen değerler. İnsan ne yapacağını ne hissedeceğini şaşırıyor. O yıkılan değerleri toparlayamıyorsun. Kanadın kırılıyor uçamıyorsun artık . İnandıklarına inanamıyorsun eskisi gibi. Hayatının ortasına kocaman bir soru işareti koyuyorsun artık. Hep o soru işaretiyle yaşayacak ve asla eskisi gibi olmayacak hiçbir şey. Yazık ... Hep kırık olacaksın artık ve asla eskisi gibi olamayacaksın.  Uçmak bir hayal bile değil artık senin için.

12 Ekim 2019 Cumartesi

ANNEM

Anne öyle bir kelime ki hele de yanına m eki eklenirse. Yüreğinde sızı bırakır bu kelime. Büyüdükçe daha çok anlarsın farkına varırsın verdiği emekleri üzerine. Kalbinde bir ömür taşır seni o kadar büyüktür ki orası seni tüm hatalarınla yanlışlarınla sığdırır oraya. Kendinden bile daha çok sever belki de. Her yeni yaşta biraz daha anlarsın anneni . Bu nasıl bir sevgi, fedakarlık diye şaşırırsın. Hayalini bile kuramazsın onun gibi bir anne olabileceğinin. Her anne kutsaldır ama kendi annen daha da bir kutsaldır sanki. Sen daha doğmadan feda etmeye başlar bir şeyleri hiç gocunmadan. Karşılık beklemeden sever anne. Karşılığını verebilir misin ki zaten ? Anneler saf sevgidir. Hiçbir şey beklemeden severler . Kocaman kalplerine ne hüzünler sığdırırlar da hiç farkettirmezler . Birgün bile karşılık beklemezler . Anneler yaşamaz belki de ama yaşatırlar çocuklarını hem de öyle güzel yaşatırlar ki. Ödenebilir  mi hakkı bir annenin ? Annem ben senin hakkını bir ömür uğraşsam ödeyemem ki sen hiçbir şey yapmasam bile hakkını helal edersin bana zaten. Seni ne kadar çok sevsem de senin gibi senin kadar sevemem bunu biliyorum. Anne geçmiştir gelecektir. Asla hakkını ödeyemeyeceğini bildiğin bir uktedir . Şu kısa ömürden onun hakkını biraz da olsun ödeyerek gitmek dileğiyle... 20 yaşındayım 20 yıl daha yaşar mıyım ? Kalan ömrümde ben sana emek versem ben seni mutlu etsem ben seni kucaklasam ... Annem, şükürler olsun ki annemsin.

10 Ekim 2019 Perşembe

Statülerimizin toplamı bizi biz yaparken , neden omuzlarımıza her biri ayrı bir ağırlık koyar ki ?
Farkında olmak güzel bir başlangıç olabilir ama bu farkındalıkları yönetebilmek ve en kısa zamanda pratiğe dökmek de başlangıç sayılmaz mı ? Teorik ve pratik beraberinde başarı getirirken ikisi arasındaki uçurum ya da daha iyimser bir tabirle uzaklık , insanın ne kadar aşabileceği belirsiz bir nokta belki de. Düşünebilmek önemli bir adım uyanabilmek için. Hayallerimiz ve gerçeklerimiz arasındaki bu farkın sebebi belki de budur. Düşündüklerimizin ve eyleme döktüklerimizin farklılığı.
Atasözlerini oldum olası sevmişimdir. Ne ekersen onu biçersin ! Hasadı düşlemek ekini düşünmekten daha güzel tabi ama hayalindeki hasada ulaşmak ekininden geçiyor. Hayallerine ulaşmaksa ne kadar çabaladığından. Bana hep hayaller hayal dünyası ütopik gelmiştir hep hayallerin bir altına ulaşabileceğim. Hayal ettiğin hep daha güzeldir ama böyle gelmesinin sebebi emekten geçer. Elimden geleni yaptım demek her zaman çok zor gelmiştir bana . Nasıl emin olabilirim ki ? Potansiyelimi ne kadar biliyorum? Kendimi bunu diyebilecek kadar mükemmel bir şekilde tanıyor muyum ? Soru sormak cevaplamaktan daha kolay çünkü bildiğinden nasıl , ne kadar emin olabilirsin ki ? Nereye varacağını , nerde olduğunu bilemezsin belki ama hangi yönde olduğunu bilebilirsin. Yaşamanın eğlencesi bu belirsizlik belki de . İyiye doğru yorulmak dileğiyle , iyi geceler .

4 Ekim 2019 Cuma

Yazmak bazen doğrudan yansıtmakken hislerimi, yaşadığım duygu karmaşasını ;bazense kelimeleri bir araya getirmek hiç kendime dokundurmadan. Buraya yazmak sanki bir metafor benim için. Gölgemden güneş ışığına  yoğun ışıkta kimsenin görmeyeceğini , farketmeyeceğini düşünerek çıkmak . Bi nevi güneşin gölgesine çıkmak gibi. Yazmak ,konuşmak kendi dünyanı görünür kılmak deşifre etmek gibi hissettiriyor. Daha çok yazmak konuşmak isterken , kelimelerin arkasına sığınamayacağını hissetmek , kelimelerin senle uğraşacağını bilmek ve senin anlatmak istediklerinin anlaşıldığından daha önemsiz oldığunu bilmek susmak için geçerli bir sebep görünüyor.
Bu hikayedeki kötü karakter bendim. Suratsız, çirkin, mutsuz, buluttan nem alan ve etrafındaki insanların enerjisini sömüren ... İşte o ruh emici bendim. Bu ben miydim ? Gerçek olan bu muydu yoksa sebeplerden koşullardan dolayı mı böyleydim. Surat asmayı mı seviyordum ben ? İnsan surat asmayı sever miydi ? Mutsuz olmayı sever miydi , seçer miydi insan ? Gülümsemekten kaçar mıydı insan ? İşte bu hikayedeki kasvetli havayı getiren bendim. Bendim o getirdiği mutsuzlukla insanların gözlerinin içine kadar gülen insanları solduran , bir virüs gibi onları mutsuz eden ... Diyorum ya , bu hikayedeki kötü karakter bendim. Kötülük değil de neydi bu ? Bir şeyler çalmak , kandırmak , öldürmek miydi sadece kötülük. Gülüşlerini çalıyordum insanların, ruhlarını öldürüyordum yavaş yavaş ; onlar açmayacak bir çiçekle ilgilenirken ve sularken sonsuz bir sabırla beni. Bu hikayedeki kötü karakter bendim . Getirirdim kasvetli havalara adım atarken onlara doğru. Yokluğum zarar mıydı emin değildim. Üzülürlerdi elbet eğer yok olsaydım. Varlığım gibi hatıralarımda getirmez miydi kasvetli havaları ? Cevapları bilmenin ağırlığı altında ezilirken değiştiremediğim kendimi üçüncü bir gözle izliyorum. İzliyorum ve acı çekiyorum . İzliyorum ve engel olamıyorum kendime. Bu hikayedeki kötü biri bendim . Ne kadar istemesemde , ne kadar dilesemde ,

11 Ağustos 2019 Pazar

Hüzün bulutları yine uğradı kalbime gösterdi gerçekleri tüm çıplaklığıyla ve hissettim payıma düşen yalnızlığı ... Benim payıma hep bir yalnızlık hep bir sessizlik hep bir değersizlik düşüyor. Hissediyorum kalbimin en derinlerinde olacakları. Hüzün bulutları benim yoldaşım olacaklar bir ömür boyu. Gölgede büyümeye çalışan çiçek üşüyecek hep. Üşümeyi seçecek. İnanıyorum ama ya da sadece diliyorum bir gün kendini ısıtmayı becerecek ya da gölgeden vazgeçeek güneşe çıkacak. Hangisi olur bilmiyorum ama gölgede çürüyecek gibi bir his var içimde . Bu ruha gölge soğuk güneş sıcak arafta da ruhu boğuluyor...